1. bazı anlar gelir ve küsersin yaşamaya. anlamadan ve hiç yoklamadan senden götürdüklerini. biraz zamansız, biraz da tutarsız bir küsmek bu. hani dağın haberi olmaması gibi bu küsmeye.
    haziran uzaklaşır, eylüle sararır ya aylar, mevsimler yaprak döker günaşırı.
    bu küsmenin sonunda insan, etrafındakileri birer birer kaybeder mevsimler geçmese de. kalsa da hep haziran gibi.

    ve kediler için mutluluktur mart.
    peki hangi ay insana mutluluktur ki? diye sorulacak olsa da gücenir hep bu soru, yoklukta kalır.
    öyle anlar gelir ki, gitmek bile çaresizliktir yaşamak için.
    hâli başka bu sözü edilen, hayvanlardan tek farkı düşünmek olan avare insanların.
    öteden beri filozoflar dahi anlamamışken insanın varoluş sancısını, düşündükçe insan bu kayıtsız çemberin içinde yaşamanın anlamını hangi dilden çevirebilir ki ana dile?

    ve acaba hayvanlar düşünebilseydi insan gibi, zindan eder miydi insanın kararttığı kadar dünyayı? ses etmedim. teker teker düşen yağmur damlalarını seyrederken iç sesime kulak verip yalnızlığıma koyuldum.

    yine olduğu gibi.